domenica 26 ottobre 2008

giovedì 23 ottobre 2008

Şemsiya


Yağmurlar gelirken Lupita'ya favori obje alternatifleri...
Satın almak için

mercoledì 22 ottobre 2008

Independent Moods #1

Yerli malı yurdun malı herkes sallanmalı


Geçen cuma sahte dj tanıştırdı Barış K.'nın Euroasia serisiyle ...O günden beri severek dinliyor herkese tavsiye ediyoruz...
Favorim Part III olsa da dün gecenin ardından Part II - 36'.45'' -37'55'' arasında daha bir keyifli sallıyoruz gülen kıçımızı...

İndiragandi için ;

Part III
Part II
Part I

Yerli malı folk-pop-disco-funk-jazz konser dizisinin ilk ayağı içinse ;

lunedì 20 ottobre 2008

Geç kalınan keşifler


Yodelcan sagolsun nasıl olduğunu anlamasak da coktandır farkına varamamış olduğumuz Karaköy'deki Namlı Gurme konusunda uyandırdı bizi pazar sabahı.
Kaliteli mamul, envai çeşit, güzel sunum, makul mantıklı fiyat hepsi bu filmde... Trofolo nerede ?
Fotograf Popai Italia'nın flickr arşivinden...

2'de ?


Dizi ihtiyacı hisseden bünyeye alternatif fazlalığı yaramıyor. 'Ne varsa onu seyret' genel de çoktan seçmeliden daha verimli bir yöntem kolay harcamamak adına...
Cuma aksamı denemelirini sırasıyla benim dost meclisinde ilk keşfeden olmak sebebiyle iddaalı oldugum 'The Wire' ve JJ Abrams'dan torpilli 'Fringe' üzerine şekillendirdik Strofor residence'ta...
BSG'nin dibini gördükten sonra ne keser arayışında The Wire, ilk haftalarda çok keyifli futbol beklenmemesi gereken ülkeye yeni gelmiş kariyerli teknik direktörün sabredilmesi gereken takımı kıvamında.Bir saatlik ilk bölümün sonlarına doğru neredeyse tamami siyahi olan dizi ekibinin şivesini takipte güçlük çeken bünye uyuya kalırken strofor kardeşimizin diziyle ilgili sıkıntısı ekipteki tek dişinin bütün bölüm boyunca boğazlı kazağıyla arzı endam eden bir zenci-çekik karışımı olmasıydı.
Gecenin ikinci yarısında uyumamak için daha hareketli bir şeylere ihtiyacımız olduğunu anlamamızla şans bulan Fringe ise, strofora göre Anna Torv sayesinde ümit vaat eder olsa da ilk bölüm için haddinden fazla akışkan ve çözülgen yapısıyla aradığımız taze kan olma konusunda kafada soru işaretleri bıraktı.
İki dizinin ortak yanı daha ensesini gördüğümüzde tanıdığımız Lance Reddick oldu. Akla ister istemez JJ bir sezon sonra Massive Dynamic'i Dharma Initiative'e bağlarmı sorusu gelse de ''sınır bilimi'' Jacob'ı bile bozar sanırım.
Skibbe'nin yedinci haftasını doldurabildiği bir hayatta iki dizi de biraz daha şansı hakediyor diye düşünsek de ikisinden de bir Razor hazzı alınmadı. (Bu da cumartesi gecesinin edit'i olsun.)

sabato 18 ottobre 2008

Öz Vakkas Ltd.



Uzun zamandır varolan ''Gel de şu aletleri kullanmayı bana öğret'' taleplerini, smokin'in gelişimini gözlemleme vesilesiyle gelişen akşam yemeği davetinin başlangıç menüsüne koyaraktan, yarı eksperimental, yarı 'gezelim görelim sektörde neler oluyor bilelim' niyetiyle lupita'nın yancısı olaraktan İstinye Park Hillside'da aldık dün soluğu.
Kendisini latin alfabesinin başlangıç harfleriyle kategorize eden insanların (saat kısıtlamalı trofolo kardesimi tenzih ederim) bizim şehirdeki vıcık spor ortamlarına ısınamadım oldum olası. O yüzden de müşteri olarak ya uzak durdum ya da daha mahallesel kompakt ortamları tercih ettim. Tüm bu ön yargılarım ve ben, işin içine bir de artık meslek icabı gayri ihtiyari gelişen yanlış yerleşim, kötü dizayn gibi masanın diğer tarafından bakıp bok atmalarla gittiğimiz yere pek de şans bırakmıyoruz.
Bu ara ne de olsa hareket yok bütün gün kıç büyütüyoruz , bayram oncesinde hiç olmazsa evde gym stick'le oynuyorduk onu da bıraktık, iki hareket olsun enerji bi tarafımızda patlamasın niyetindeyiz ama kulubün kapısından girdiğimizde anlıyoruz ki 'bu bayrak o bayrak' değil. Daha asansör de başlıyor bak istemiyorsak gitmeyebiliriz zorunda değiliz yan çizmeleri... Buna bir de dünkü gibi prime time oluşunun verdiği douchebag yoğunluğu eklenince spor yapmak hikaye oluyor. Bir yığın kıçlarını yırtmalarına rağmen hala çirkin olan vucutlarıyla ortalıkta kasım kasım kasılan herifin ve ortamdan feysbuk harici sosyalleşme güdülerini tatmin eden hatunun arasında vakkaslamak keyifsiz bir hadise... Salmaya zaten dünden razı Lupita'nın 'bugün de hic havamda değilim' , 'benim kolum öyle açılmıyo demek ki bu hareketi yapamam' , 'istekli olmayınca yapmak daha kötü soğuyorum sonra' gibi alışılagelmiş şahsına münhasırlıkları ve giderek düşen enerjimizle utanmasak salonun bir yerine kıvrılıp 2 dk kestirecek modumuz, doğru adresin çok uzatmadan bir an evvel soyunma odası olduğunu zaten bas bas bağırıyordu.
Gün içinde Ankara'daki bir üyeden posta yoluyla gelen 'kulüpteki yüksek müzik sesi' konulu şikayet mektubunun üzerine insanın kafasına kafasına vuran bangırdak muzik ve üye şikayetleri yuzunden değişen dolaplarla, çatlayan patlayan yerlerin soyunma odasında oluşturduğu bitmek bilmeyen tadilatlar da akşamın manidargücü oldu.
Yine de arkadaşlara tavsiyem içinde envai çeşit dükkan olan bir AVM içi spor kulübünde kitap,dvd,zeytinyağı,makarna gibi ıvır zıvır satış noktalarında gerzekçe balık avlayıp ders stüdyolarından büyük kuaför alanları ayıracaklarına hareket edilemeyecek derecede kıç kıça olan spor alanlarını büyütmeleridir ama bu yolda devam etmeleri de olası bir gelecekte beni daha mutlu edebilir tabi...


http://www.cabinetmagazine.org/issues/29/pena.php

venerdì 17 ottobre 2008

Out of home reply


Voltron olasımız geldiğinde olmayan keltos Zarkon yesin seni !

varip dost yanin' kala gor, soyunup uryan ola gor
arayip mevla bula gor, mevla bulunmaz bulunmaz

Langırtta ofsayt olur mu ?


Futbol sonrası efsane olma yolunda ilerliyor Sergen...

''Aslında benim için en güzeli langırt.Langırt oynasam daha iyi olurdu.Boşuna futbol oynayıp yorulmuşum o kadar...''